top of page
  • Facebook
  • Twitter
  • YouTube

Bir Çağın Sonu: Neden Artık Her Şeyi Yeniden Hayal Etmeliyiz?

İnsanlık olarak, tarihin belki de en kritik dönüm noktasında duruyoruz. Sanki bir zamanlar güvenle yürüdüğümüz yollar çatlamış, ayaklarımızın altındaki zemin kaymaya başlamış gibi. Uluslararası finans sisteminin acımasız sömürü döngüsü, zihinlerimizi bulandıran medya manipülasyonları ve her geçen gün biraz daha kan kaybeden, can çekişen ekosistemimiz... Tüm bunlar, sadece birer sorun yumağı değil, aynı zamanda ruhumuza yöneltilmiş derin birer tehdit.


Gözlerimizi açtığımızda, sofralarımıza dayatılan gıda terörü ile karşılaşıyoruz. Raf ömrü uzasın diye genetiğiyle oynanmış, doğallığını yitirmiş tohumlar, bedenlerimizi ve ruhumuzu zehirliyor.


Ciğerlerimizi yakan, gökyüzünü karartan ekolojik intiharın failleri, petrol devlerinin iklim inkârı lobileri, geleceğimizi çalmaya devam ediyor.


Ve en acısı da, parmak uçlarımızda parlayan ekranların ardında giderek yalnızlaşan, ruhsal çölleşmeye sürüklenen bireyler olarak, kalbimizin çığlığını duyamaz hale geliyoruz.


Bu sadece bir kriz değil, bir çağın sonu. Alışkanlıklarımızın, inançlarımızın ve yaşam biçimlerimizin iflası. Artık aynı yolda yürüyemeyeceğimiz, aynı cevaplarla yetinemeyeceğimiz açıkça ortada.


İşte tam da bu karanlık ve umutsuz gibi görünen tabloda, içimizde bir kıvılcım çakıyor: Permakültür.


Bu sadece bir tarım yöntemi, bir bahçe düzenleme sanatı değil. Bu, modern dünyanın dayattığı tüm o sahte vaatlere, sömürü düzenine ve doğa düşmanlığına karşı bir direniş manifestosu. Bu, kalbimizin derinliklerinden gelen bir "hayır" çığlığı. Bu, daha adil, daha sürdürülebilir ve doğayla uyumlu bir geleceği yeniden hayal etme cesareti.


Permakültür, bize sadece nasıl sebze yetiştireceğimizi öğretmiyor. Bize nasıl topluluk olacağımızı, nasıl kendi kendimize yetebileceğimizi, nasıl doğanın döngüsüyle yeniden bütünleşeceğimizi fısıldıyor. Bize, küçük bir alanda bile büyük bir değişim yaratma gücümüz olduğunu hatırlatıyor. Bir tohumun mucizesini, toprağın şefkatini, suyun yaşam veren gücünü yeniden keşfetmemizi sağlıyor.


Bu bir son değil, aslında yeni bir başlangıç. Küllerimizden yeniden doğma, doğanın bilgeliğiyle yeni bir dünya inşa etme fırsatı. Kalbimizin çığlığına kulak vererek, permakültürün rehberliğinde, daha insancıl, daha yeşil ve daha umutlu bir geleceği birlikte yeşertebiliriz. Artık her şeyi yeniden düşünmenin, yeniden hayal etmenin ve yeniden başlamanın zamanı geldi.


Çünkü kaybedecek vaktimiz kalmadı.

 

Hasan Gezer

 
 
 

コメント


bottom of page