Tek başına yapabileceklerimiz kısıtlı. Ancak başkalarıyla amaç, güç birliği yapabilirsek, tek başına yapamayacaklarımızdan fazlasını yapabiliriz.
İklim değişikliği insanlığın karşılaştığı en büyük problem ve daha birçok problemin temelinde insanoğlunun sınırları ve kısıtlı kaynakları olan bu dünya üzerinde üstel artışla çoğalması ve yenilenemeyen kaynakları üstel artışla tüketmesi yatıyor.
Dünya üzerindeki doğal yaşam alanları yok edilir ve kirletilirken, doğanın denge ve döngüleri de hızla değişiyor. Ülkemiz genelinde mevsim normalleri değişiyor, sıcaklık artışları ve kuraklıklar yaşanıyor.
İnsanlık mevcut yolda ilerlemeye devam ederse, problemler çoğalmaya, büyümeye devam edecek; yaşam gittikçe zorlaşacak. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için ‘doğa ile ahenk içinde, sürdürülebilir bir yaşam’a doğru hep birlikte dönüşmemiz gerekiyor.
Kendi yaşamımı daha sürdürülebilir hale getirmek üzere, Belentepe Çiftliği’mde doğayı iyileştirici çalışmalar yürüttüm. Doğanın işleyişlerini gözlemledim, anlamaya çalıştım. Toprağın önemini, değerini farkettim. Başlangıçta canlılığını yitirmiş bir toprağım vardı ve bu topraktan pek ürün, bereket alamadım. Ne yapmam gerektiğini de bilmiyordum ve doğal tarım konusunu araştırırken Permakültür*’le tanıştım, kursunu aldım ve permakültür sayesinde toprağımı canlandırmayı ve toprak üretmeyi öğrendim; çiftliğimde uygulamaya geçtim.
*Permakültür, doğal ekosistemlerin çeşitliliğine, istikrarına ve esnekliğine sahip olan tarımsal olarak üretken ekosistemlerin bilinçli tasarımı ve bakımlarının sağlanmasıdır. Üzerinde yaşayan insanlar ile arazinin, gıda, enerji, barınak ve diğer maddi ve manevi ihtiyaçları sürdürülebilir bir şekilde karşılayan ahenkli bütünleşmeleridir.
Canlı toprak içinde tahmin edemeyeceğimiz kadar zengin ve karmaşık bir hayat var. Bakteriler toprakta birçok önemli ekosistem hizmetleri gerçekleştirir: toprak yapısını iyileştirme, toprak besinlerini ve suyu döngüleme gibi. Mantarlar da organik maddeleri parçalayıp topraktaki diğer canlıların besin olarak kullanmalarında kritik rol oynarlar. Toprakta ayrıca birçok alg, protozoa, solucan, nematod, böcek türleri de yaşar. Bir canlı türünün atığı, diğerinin gıdasıdır ve bir besin döngüsü kurulur.
Canlı toprak içinde yetişen bitkiler bu topraktan ihtiyaçları olacak her türlü besini temin edebilirler; bünyeleri güçlüdür, hastalıklara karşı daha dirençlidir. Toprak, bitkiler, böcekler, hayvanlar hepsi birlikte yerel ekosistemi meydana getirirler. Ekosistem içinde yer alan canlı türleri arasında ne kadar çok birbirine destek ilişkileri/bağları varsa, ekosistem o kadar çok dirençlidir, bereketlidir. Bu sayede tek başlarına gerçekleştiremeyecekleri bir şeyi hep birlikte meydana getirirler: tüm yaşam için dirençli ve bereketli bir yaşam alanı. Bence doğanın en önemli öğretisi budur.
Hep birlikte birbirimizle çoklu faydalı ilişkiler içine girerek, yardımlaşarak, paylaşarak; hepimiz için daha yaşanabilir bir dünyaya erişebiliriz. İnsan çeşitliliği; bilgi, beceri, tecrübe çeşitliliğidir. Karşılaştığımız ve karşılaşacağımız sorunları çözmede çeşitliliğe ihtiyacımız var. Hep birlikte, hepimiz için en doğru kararları verip, adımlar atabiliriz.
Sürdürülebilirlik çalışmaları yürüttüğüm geçmiş 10 yıl içinde benimle benzer düşüncede olan, kendi hayatı yanında yakın çevresini de dönüştürmeye çabalayan çok güzel insanlarla tanıştım; büyük kısmı Permaturk Vakfı’mızın kurucuları oldu. Güçlerimizi birleştirerek hep birlikte çok daha etkili çalışmalara giriştik. Permakültürün etik ilkelerinden biri de ‘vakfetmek’tir. Vakıf kurucuları olarak bu sorumluluğumuzun bilincindeyiz.
Sürdürülebilirlik çalışmaları yürütmek isteyen herkes ve her kurumla bir birimize destek olacak ilişkiler içine girerek, hepimiz için daha dirençli, sürdürülebilir, refah, sağlıklı bir yaşama doğru birlikte dönüşmek dileği ile… Yolumuz açık olsun.
Taner Aksel
Comments