top of page

Tanışalım: Yeni İnsan Yayınevi

Doğaya saygı, insana saygı ve fazla olanı paylaş. Bugün aklı başında olan kimsenin karşı duramayacağı bu üç ilke, permakültürün ayakları üstünde yükselmesine zemin hazırlıyor.


Doğaya saygı duymak yerine, kendini onun efendisi zanneden insan, en yüksek dağa çıkıp, en karanlık mağaraya girip, en derin okyanusa yüzüp, en sık ormanın içine sızıp, sömürebileceği ne varsa sömürmenin, sorgusuz sualsız ele geçirme ve zapt etmenin peşinde.


İnsanlığın insana bakışını, Akdeniz’de batırılan botlarda ölen mültecilerin hali apaçık gösteriyor. Ne bir eksik ne bir fazla başka söze gerek var mı?


Fazlalığı paylaşan ise sadece elinde avucunda olmayanlar belki…



Bu tablo, hepimizin, topyekün permakültüre ne kadar çok ihtiyacımız olduğunun, bize kalırsa, en belirgin göstergesi. Bu umutla Yeni İnsan Yayınevi üst üste permakültür kitapları yayınlıyor ve yayınlamaya devam edecek. Çok iyi biliyoruz ki artık her tarafı sorumsuzca sömürülmüş doğal varlıkların ve insanların, önlerinde güneş gibi parlayan, emek koydukça kartopu gibi büyüyen ve baktıkça bağa bahçeye dönüşen permakültür ilkelerine ihtiyacımız var. Elbette sorgulamadan, soruşturmadan bu ilkeleri ve uygulamaları ithal etmenin değil, tarihsel zihin dünyamızdan ve engin kültür deneyimimizden geçirerek, yani yapıcı eleştiri yaparak, acil olan dönüşme ve değişme iradesini göstermemiz gerekiyor.


En basitinden önceleri küresel ısınma, ardından küresel iklim değişikliği ve şimdilerde iklim krizi denen, tüm varlıkların birincil meselesi için bile permakültür uygulamaları bize yol gösterip, doğru düzgün budamalarla yaşamı yeşertip, bereketli topraklara ve cennet bir gezegene dönüştürme potansiyeline sahip.

Bu yol bizim yolumuz. Bu umudu hep birlikte yeşertiyoruz. Yazarlarımız, çevirmenlerimiz, editörlerimiz, okurlarımız ve asla aklımızdan çıkarmadığımız gelecek nesillerimiz ile. Geçen hafta yayınevimizi arayan 70 yaşlarında bir okurumuz, zeytin ağacı dikmek istiyorum, meyvesi için değil; bu memleket için dediğinde, gönüllere ektiğimiz tohumların elbirliği ile nasıl da umudu yeşerttiğine bizzat şahit olduk.


Yolculuğumuz Toby Hemenway’in Türkçe’ye Permakültür Bahçeleri ismiyle çevirdiğimiz, dünyanın en çok okunan Gaia’s Garden isimli kitabıyla başladı. İlk adımını atanlara ABC’yi öğretir niteliklere sahipti. Öyle güzel tepkiler aldı ki göğsümüzü öyle kabartı ki listemizin gurur kaynağı oldu.

Pek çok okur “ama ben şehirde yaşıyorum, bana ne söylüyor permakültür” diye bize yazınca, toprağı bol olsun sevgili Toby’nin önerisi ile Permakültür Şehirde hızlıca yayına hazırlandı. Bugünlerde yeni baskısı için metni gözden geçiriyor, daha da güzelleştiriyoruz.


Bu iki kitabı Almanca’dan çevirdiğimiz Kompost Tuvaletler takip etti. Permakültür bize doğada çöp diye bir şeyin olmadığını çok güzel anlatır. Her türlü atığı geri ya da ileri dönüştürüp, yaşam alanlarımıza katabiliriz. Eğer dedik, insan dışkısını da dönüştürüp, döngüye yeniden katabileceğimize okuru inandırabilirsek, diğerlerini çok daha kolayca hayatlarına geçirebilirler.

Yetmedi ve durmadık, durmayacağız. 2020’nin bu ilk aylarında Avusturyalı meşhur permakültür uzmanı Sepp Holzer’in kitabını yayına hazırlıyoruz: Permakültür Uygulamaları. Sepp amcamız, Alp’lerin tepesindeki o yüksek rakımlarda meyve yetiştiriyor, sebze yetiştiriyor, görenlerin dudağını ısırdığı bir başarıyla mikro iklim neymiş, tam anlamıyla kitabını yazıyor. Hele kitabın mantar üzerine bir bölümü var ki 7’den 70’e bütün okurlara heves aşılıyor, tıptı o kütüklere aşılananlar gibi.


Bahar aylarında serimizin yeni kitabı bu kez kuzeyden geliyor. Findhorn Ekoköyü kendi permakültür deneyimlerini, okurlarımızla paylaşıyorlar. Farklı ekoller, farklı yaklaşımlar ve elbette kenar etkisi. Bu seri devam edecek çünkü yine permakültür bize farklılıkların karşılaştığı kenarlarda ortaya çıkan yaratıcılığın umut ve zenginlik doğurduğunu gösteriyor. Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine bu kenar etkisinin en çok görülme ihtimali olan topraklardan birisi bizim memleketimiz değil mi?


Bu çabayı birlikte büyütelim. Kapımız bütün yapıcı fikirlere açık, bütün farklılıkları kabullenmeye hazır. Permakültür üzerine yayınlar yapmaya, elbirliği ile devam edeceğiz.


Toby Hemenway’in bir sözü ile bitirelim:

“Öğrenmenin en iyi yolu, doğal dünyaya dikkatle bakmak ve kolları sıvamaktır…”
39 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page