top of page

Doğayla Uyumlu Yaşamın Anahtarı, Ayurveda

Merhaba. Ben Ceren Ergün. Tıbbı bitkiler, şifalı çiçekler, sağlıklı yemek pişirme ve Ayurveda sevgisiyle yaşayan biriyim. Bu sevgim beni 3 senelik bir eğitimden sonra Ayurvedik danışman olarak; insanlara kendilerine uygun beslenme ve yaşam tarzı ile bütünsel olarak dengede ve sağlıklı bir yaşam sürmeleri konusunda yardımcı olmaya götürdü. Ayurveda kelimesini ülkemizde daha çok yoga ile ilgilenenlerin kesinlikle bildiği, bazılarının da sadece isim olarak duyduğu bir kavram. Bu sebeple Ayurveda’nın ne olduğu, modern yaşantımıza nasıl uygulayabileceğimiz ile ilgili bir yazı dizisi hazırlamak istedim.



Bu yazı dizisinde:

· Doğayla uyumlu yaşamın anahtarı: Ayurveda’ya genel bakış

· Bireysel doğanızı keşfetmek: Vata-Pitta-Kapha

· Yiyecekleri-düşünceleri ve duyguları sindirmek

· 6 Tat ve Zihin

Ayurveda, kelimenin tam karşılığı ile “yaşam bilimi” anlamına gelir. Yaklaşık 5000 sene önce Hindistan’da Veda’lar tarafından yazılmış, bedensel-zihinsel ve ruhsal açıdan bütün ve sağlıklı bir yaşam sürmenin yollarını öğreten kadim bir bilgeliktir. Doğa birçok özelliği ve niteliği ile tanınır ve bunlar Ayurveda'nın dilini oluşturur. Bireysel yaşam evrensel yaşamın bir parçasıdır. Bizler gerçekte evrenin mikrokozmuzuyuz ve bizden daha büyük güçler olan Güneş ve Ay’ın döngüleri, gezegenler, gelgitler, mevsimler tarafından yönetiliriz. Ama günümüzde insanoğlu kendini Doğa’dan ayrı bir varlık olduğunun yanılgısı içindedir. Bilim ve Ayurveda bize, eğer her şeyi yıkarsak, aynı atomlardan ve enerjiden oluştuğumuzu söyler. Etrafımızdaki her şey o enerjinin geri dönüşümüdür ve Ayurveda'nın bakış açısıyla, bizi ayakta tutmak için bu enerjiyi farklı şekillerde kullanmamız gerekir.


Ayurveda'ya göre Birleşik Alan, varlığımızın her düşüncesini, dalga modelini ve parçacığını birbirine bağlayan temel bir bilinç alanıdır. Bu kuantum seviyesinde zihin ve beden arasındaki sınır tamamen ortadan kalkar. Zihin bedeni sürekli olarak yaratmasına ve yenilemesine yardım eder, çünkü ikisi yüksek bilinç alanında birleşmiştir. Sağlıksız zihinsel ve duygusal kalıplar bu dinamik sürecin zeminini oluşturduğunda, fiziksel hastalık olasılığı büyük ölçüde artar. Bu temel bağlantıyı özünde kucaklayan Ayurveda, gelecek için tamamen entegre bir beden-zihin-ruh için bütünsel bir tıp sistemi sunar.

Ayurveda'ya göre tüm yaradılış, eter (boşluk, uzay), hava, ateş, su ve toprak olmak üzere beş elementten oluşur. Bu elementler, hem Doğa’nın işleyişinde, hem de bedendeki belirli fonksiyonları ve enerjileri yöneten üç bileşik yani hareket, dönüşüm ve yapılanma şeklinde gözlemlenir.


Vücudumuzda beş elementi (Pancha Mahabhutas) fiziki olarak şu şekillerde gözlemlenir:


Boşluk: Bağırsaklar, kulaklar, kemiklerin merkezi


Hava: Geğirme, gaz ve çatlak eklemler dahil hareketin olduğu her yerde


Ateş: Mide asidi, safra, ince bağırsakta enzimler, kırmızı kan hücreleri, metabolik süreçler


Su: Mukoza zarları, lenfatik sıvı, sindirim suları, tükürük, sinovyal sıvı


Toprak: Yağ, kas, kemik



Ayurveda’ya göre insan “Dosha” olarak bilinen ve içerdikleri elementlere dayalı olarak belirli özellikleri tanımlayan üç zihin-beden tipine ayrılmıştır. Bunlar: Vata (Hava+Eter), Pitta (Ateş +Su) ve Kapha (Toprak+Su) olarak bilinir ve herbirimizde değişen oranlarda bulunur. Sadece Vata, Pitta veya Kapha olabileceğimiz gibi Vata-Pitta, Pitta-Kapha yada Vata-Kapha gibi farklı varyasyonlarımız da vardır. Doğduğumuz anda ebeveynlerimizden aldığımız ve döllenme anındaki gezegenlerin konumuna bağlı olan genetik doshamız olan “prakruti”miz oluşur. Bu gerçek denge halimizdir. Bu yaşam boyunca değişmez. Hayatın içinde ilerlerken yaşımızdan, mevsimlerden, yediklerimizden, yaşam ve düşünce tarzımıza bağlı olarak oluşan dengesizliklerden de “vikruti” adı verilen dosha oluşur. Vikruti değişkendir, dengesizlik halidir. Denge hali tekrar prakrutiye dönmek ile olur.


Öte yandan Sattva, Rajas ve Tamas, yaratılışın temelini oluşturan üç evrensel bileşendir. Eşsiz, dengeli ve uyumlu bir yaşam döngüsü yaratmak için etkileşime girerler.


Rajas (kinetik enerji) doğumu ifade eder; Sattva (potansiyel enerji) bakım anlamına gelir; Tamas (atalet) yıkımı ifade eder. Yaşamın her katmanında bu üç bileşenin sürekli etki altında kalırız. Ayurveda’ya göre kusursuz denge bu 3 bileşenin yaşam içinde dengeli olarak tükettiğimizde oluşur. Örneğin doğanın içinde farkındalıkla yaptığınız bir yürüyüş satvik nitelikler içerir. Sabah uyanır uyanmaz içtiğiniz bir fincan kahve sizi hareketlendirir, uyarır, rajasik bir etkiye sokar. Bir Pazar tüm gün televizyon karşısında kanepede yatıp, ara ara uykuya dalmak ise ağırlaştıran, uyuşuklaştıran tamasik bir etki yaratır. Rajasik ve tamasik bileşenler olumsuz gibi gözükse de bu 3 gunaya beslenmemizde, yaşamımızda ve zihinsel ifademizde dengeli olarak ihtiyacımız vardır.


Ayurvedik nitelik (guna) teorisi, fiziksel ve zihinsel dünyamızdaki her şeyin 10 çift karşıtlığın bir karışımı olarak tanımlanabilir. Bunlar:


Sıcak - Soğuk

Hafif - Ağır

Yağlı - Kuru

Kaygan - Pürüzlü

Yoğun - Sıvı

Yumuşak - Sert

Hareketli - Statik

İnce - Kaba

Bulanık - Net

Donuk - Keskin


Bu niteliklerden birini yada bazılarına sürekli olarak yenilerek, içilerek, duyarak, koklayarak, görerek maruz kalırsak, bu niteliklerin tetiklediği rahatsızlıklarla karşılaşırız. Örneğin hafif, kuru (eter, hava) niteliklere sahip bir yiyeceği sürekli tüketmek beden ve zihindeki kuruluğu arttırarak kuru cilde yada kabızlığa sebep olur. Ayurveda’da “ Benzer benzeri arttırır, tersi tedavi eder.” mantığı ile yalnızca zıt bir nitelik onunla azaltarak yeniden dengeye gelmesine yardımcı olabilir.


Ayurveda yukarıda anlattığım teorik bilgilerin çok ötesinde derin bir ilimdir. Burada sadece yüzeysel olarak bazı kavramlar üzerinde durmak durumunda kaldım. Önümüzdeki yazımda “Bireysel Doğanızı keşfetmek: Vata-Pitta-Kapha” hakkında bir yazı paylaşacağım. O zaman bu bilgiler kafanızda daha çok oturacaktır.


O zamana kadar Doğa’nın akışında sevgiyle kalın...


Ceren Ergün

150 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page